Breadcrumbs
Yerli kömür, baz yük sağlamaktan uzak
Türkiye’de bulunan yerli kömür kurulu gücünün düşük kapasite faktörü ile çalışması, sıklıkla arıza kaynaklı üretim kayıpları yaşaması, düşük emre amade oranına sahip olması bu kaynağın baz yük sağlamaktan uzak olduğunu ortaya koyuyor.
Mevcut diller English
Önemli Noktalar
%52
Türkiye’deki yerli kömür santrallerinin emre amade kapasite oranı
22 TWh
Türkiye’de kömür santrallerinin arızaları kaynaklı yıllık üretim kaybı
%20
Kömür kaynaklı emisyon miktarının Türkiye’nin toplam emisyonu içerisindeki payı
Hakkında
Bu analiz Türkiye’nin kömür yakıtlı santrallerinin mevcut stokunu, gelişimini ve elektrik üretimindeki performansını inceleyerek karşılaştırmalı analizini sunmaktadır. Verilerimiz ücretsizdir ve kolayca indirilebilir.
Yönetici özeti
Yerli kömürün elektrik üretim performansı, baz yük olmaktan uzak
Son on yılda kömürden elektrik üretimi iki katına ulaşırken, 2023 yılında 118 TWh’lik kömür kaynaklı elektrik üretimi Türkiye tarihinin en yüksek üretimi olarak kayıtlara geçti. Diğer yandan Türkiye’deki yerli kömür rezervlerinin büyük bir kısmının düşük enerji potansiyeli ve yüksek nem içeriği santrallerin üretim performansını düşürürken aynı zamanda birim elektrik üretiminde yüksek miktarda kömür tüketilmesi ve dolayısıyla yüksek emisyonlara ulaşılmasına neden oldu.
Özellikle yerli kömüre dayalı termik santraller; düşük verimlilik, emre amade güç ve kapasite kullanım oranları beraberinde sıklıkla arıza yaşamaları ve düzensiz üretim profilleri nedeniyle baz yük santrali performansından oldukça uzaktır. Türkiye’nin baz yük olarak adlandırılabilecek sürekli elektrik talebinin yaklaşık 20 GWh olduğu tahmin edilmektedir. Yerli kömüre dayalı santraller gösterdikleri düşük elektrik üretim performansı ile bu talebin karşılamasında yetersiz kalmaktadır. Elektrik üretiminde kömüre bağımlılığın azaltılması, emisyonların düşürülmesi ve ekonomik kayıpların önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin, vakit kaybetmeden kömürden çıkış stratejisini belirlemesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlarını hızlandırmasıyla, gelecekte karşılaşacağı ekonomik ve çevresel yüklerin hafifletilmesi sağlanabilir.
Bahadır Sercan Gümüş
Çeşitli destekler ile baz yük sağladığı iddia edilerek elektrik sisteminde tutulan kömür santrallerinin büyük bir kısmı, gerçekte baz yük performansından oldukça uzak durumda. Diğer yandan, güneş ve rüzgardan elektrik üretiminin bu kaynaklara göre daha az maliyetle elektrik üretebilir olması Türkiye’nin temiz enerji dönüşümü yolunda bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin vakit kaybetmeden düşük performans gösteren ve maliyetli olan kömürden çıkışa yönelik stratejisini belirlemesi ve özellikle güneş enerjisindeki yüksek potansiyelini kullanarak temiz enerji dönüşümünü hızlandırması gerekiyor.
Türkiye net sıfır hedefinden uzaklaşıyor
Kömürün elektrik üretimindeki payı artmaya devam ediyor
Türkiye’de elektrik üretim emisyonları, kömürden elektrik üretiminin son yıllardaki yükselişi nedeniyle düşüş eğilimi göstermiyor
Termik santrallerde temel performans göstergelerinden birisi olan santral verimliliği, tüketilen yakıtın hangi oranda elektrik enerjisine çevrildiğini göstermektedir. Türkiye’de EÜAŞ uhdesinde bulunan linyit santrallerinin enerji verimlilik değerlerinin son beş yıllık ortalaması %33,9 olarak gerçekleşirken özel şirketler tarafından işletilen linyit santrallerinde bu oran %31,5 ile daha düşük gerçekleşmiştir. AB ortalaması verimlilikte %38 iken AB’nin kömürden elektrik üretim liderleri olan Almanya’da linyit santrallerinin verimi %39,4, Polonya’da ise %40,6 seviyesindedir. Türkiye’de bulunan ithal taşkömürü ve asfaltit kullanılan santrallerde ise verimlilik %41,3 olarak hesaplanmıştır.
Santrallerin performansını etkileyebilecek olan faktörlerden bir diğeri de santral yaşlarıdır. Türkiye’de 30 yaş ve üzeri kömüre dayalı santral kurulu gücü 6 GW ile toplam kurulu kömür kapasitenin %27’sini temsil etmektedir. Yaşları 10 ile 30 aralığında 8,8 GW ve 10 yaş altında 6 GW kurulu kapasite bulunmaktadır. Türkiye’de bulunan tüm kömürlü termik santrallerin yaş ortalaması 21’dir.
Türkiye’de kömürün ısıl değerinin düşük oluşu, içeriğindeki kül, kükürt ve nem oranının yüksek olması, santrallerin düşük verimi ve bazı santrallerin ekonomik ömrünü tamamlamış olmalarından dolayı, bir baz yük santralinden beklendiği şekilde elektrik üretimi her zaman sağlanamamaktadır. Öyle ki kömür santrallerinden kayda değer kısmı tam kapasite çalışamamakta, emre amade kapasiteleri kurulu gücün oldukça gerisinde kalmakta, santraller sıklıkla arıza bildiriminde bulunmakta ve saatlik üretimleri yüksek değişkenlik gösterebilmektedir. Bu faktörler elektrik şebekesinde dengesizliğe ve sık sık operasyonel sorunlara yol açmakta ve bu da Türkiye’nin talep ve arz dengesini sağlamasını zorlaştırmaktadır.
Kömür baz yük mü?
Baz yüke en uzak santraller yerli kömüre dayalı santraller oldu
On yıldan daha yaşlı olan yerli kömür santralleri, baz yüke en uzak kömür santralleri olurken bazı rüzgar santrallerinin yerli kömüre göre daha yüksek kapasite kullanım oranına sahip olduğu görüldü
Baz yük performansına etki eden tüm göstergeler birlikte değerlendirildiğinde, baz yük etkisi en düşük santrallerin özellikle eski yerli kömür santralleri olduğu görülmektedir. Bunun yanında EÜAŞ’a ait santrallerin ortalamaları, özellikle Afşin-Elbistan bölgesindeki kömürün düşük ısıl değerine bağlı olarak, Türkiye linyit ortalamasının oldukça altında gerçekleşmiştir. Diğer yandan ithal kömüre dayalı termik santrallerde, yurtdışından alınan kömürün ısıl değeri ticari anlaşmalar çerçevesinde sürekli istenilen düzeyde olduğu için bu santraller daha az üretim düşüşü yaşayarak sürekli üretim yapabilmektedir.
Yaşları 10 ve üzeri olan yerli kömür santrallerin sıklıkla arıza yaptığı, emre amade kapasite oranlarının düşük olduğu ve yıl boyunca düşük kapasitelerde çalıştıkları tespit edilerek baz yük etkilerinin de düşük olduğu görülmüştür. Santral yaşlarının, baz yük etkisi üzerinde önemli bir rol oynadığı değerlendirilmektedir. Öte yandan 10 yaşın üzerindeki yerli kömür santrallerinin arıza kaynaklı kayıplarının diğer kömür santrallerinden oldukça yüksek bulunması bu santrallerin kesintisiz elektrik arzı sağlamaktan uzak olduğunu ortaya koymaktadır.
Yerli kömür santralleri aynı zamanda düşük ısıl değere sahip kömür kullanarak elektrik üretmek zorunda oldukları ve düşük verimlilikte çalıştıkları için birim elektrik üretiminde Türkiye’nin en yüksek emisyon faktörüne sahip santralleridir. Diğer yandan ithal kömür santralleri, yüksek elektrik üretim kapasiteleri nedeniyle yüksek emisyon miktarlarına ulaşırken, aynı zamanda elektrik üretimi amacıyla yurtdışına yılık 3,7 milyar USD ödeme gerçekleştirmiştir. Kısacası bu santraller elektrik üretiminde dışa bağımlılığı artırırken aynı zamanda Türkiye emisyonlarının düşüşüne engel olmaktadır. Bu nedenlerle, verimsiz ve çevreye zarar veren santrallerin yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yeni santrallerin kurulması önerilmektedir.
Sonuç
Elektrik üretim politikalarının gözden geçirilmesi gerekiyor
Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamış ve 2053 yılı net sıfır hedefini belirlemiş olmasına karşın kömürden çıkışa yönelik bir stratejisi bulunmuyor
Özellikle yerli kömüre dayalı termik santraller; düşük verimlilik, emre amade güç ve kapasite kullanım oranları ile elektrik üretmektedir. Diğer yandan santraller, sıklıkla arıza kaynaklı üretim düşüşü yaşamakta olup bu konumlarıyla istikrarlı bir enerji kaynağı olma özelliğini kaybetmiştir. Bu durum enerji güvenliğini riske atarken ekonomik kayıplara yol açmaktadır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının, özellikle güneş ve rüzgar enerjisinin, kömürden daha maliyet etkin ve çevre dostu olduğu açıktır. Bu nedenlerle Türkiye’nin belirlediği iklim hedeflerinin sağlanabilmesi için vakit kaybedilmeden baz yük etkisi en düşük olan santraller önceliklendirilerek kömüre dayalı elektrik üretiminin toplam üretimdeki payının azaltılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, kömürden çıkış stratejisinin belirlenmesi ve bu stratejinin enerji politikalarına entegre edilmesi, Türkiye’nin hem iklim ve enerji hedeflerine ulaşması hem de ekonomik olarak daha rekabetçi bir enerji piyasası oluşturması için gereklidir. Bu strateji, uzun vadeli şekilde enerji güvenliği ve iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adım olacaktır.
Ek Materyal
Metodoloji
Ek Materyal
Türkiye’nin lisanslı elektrik üretim verileri için “/production/real-time-generation”, lisanssız üretim için “/production/renewable-unlicenced-generation-amount” EPİAŞ Şeffaflık API web servisleri kullanılmıştır.
Kapasite kullanım oranları, santrallerin Uzlaştırmaya Esas Veriş Miktarı (UEVM) ve EPDK Lisans Veritabanı kurulu güçleri (MWe) kullanılarak hesaplanmıştır. Santrallerin kapasite kullanım oranı incelenirken oranların bazı yıllar sıfır veya sıfıra çok yakın değerler aldığı görülerek bu yıllar, santrallerin çalışmadığı varsayılarak hesaplamalara ve görsellere dahil edilmemiştir. Ayrıca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hava kirliliği filtre sınır değerlerine uymadıkları için beş santralin (Afşin-Elbistan A, Seyitömer, Tunçbilek, Kangal ve Çatalağzı) tamamen ve Soma’nın kısmen kapatıldığı 2020 yılı da benzer şekilde hesaplamalara dahil edilmemiştir. Diğer yandan Afşin-Elbistan A gibi 2023 yılının Şubat ayında Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremden etkilenen santrallerin de 2023 yılı üretim değerleri dikkate alınmamıştır. Kapasite kullanım oranları hesaplarında santrallerin 2019-2023 dönemi üretim değerleri baz alınmıştır.
Rapor kapsamında incelenen emre amade oranları, santrallerin TEİAŞ’a bildirmiş oldukları saatlik emre amade güç üzerinden hesaplanmıştır. Saatlik emre amadelik verileri EPİAŞ Şeffaflık Platformu API Web servisi “/production/aic” üzerinden elde edilmiştir. Emre amadelik oranları 2019-2023 dönemindeki saatlik değerler ile EPDK Lisans Veritabı’nda belirtilen kurulu güç (MWe) kullanılarak hesaplanmıştır. Arıza kaynaklı üretim kayıpları ve arıza sürelerinin hesaplanmasında EPİAŞ Şeffaflık Platformu API Web servisi “/v1/markets/data/market-message-system” kullanılarak santral bazında 2020-2023 dönemini kapsayacak şekilde alınmıştır. Üretim kayıpları, santral kurulu gücünden arıza sırasındaki kapasite arasındaki farkın, ilgili arıza bildirimi süresi ile çarpımı ile elde edilmiştir.
Ulusal sera gazı istatistikleri, resmi istatistik kurumu olan TÜİK’in Sera Gazı Emisyon İstatistikleri kullanılarak elde edilmiştir. Kömür yakıtlı santrallerin emisyonları EMBER hesaplamalarına dayanmaktadır. Kömürün küresel ölçekte ısıl değeri Birleşmiş Milletler İstatistik Bölümü’nün yayınladığı 2024 Enerji İstatistikleri Kitabı verilerinden derlenmiştir. AB ülkelerindeki kömür santral verimleri Avrupa İstatistik Kurumu eurostat’ın Elektrik ve Isı İstatistikleri kullanılarak hesaplanmıştır. 1 MWh elektrik üretilmesi için yakılması gereken kömür miktarı Birleşmiş Milletler veritabanından alınan ısıl değer ve Eurostat’tan alınan santral verimleri kullanılarak hesaplanmıştır.
Teşekkür
Metnin içeriğine katkıda bulunan Ufuk Alparslan, İngilizce çevirisini gözden geçiren Eva Mbengue ve veri görselleştirme konusundaki değerli katkıları için Reynaldo Dizon’a teşekkür ederiz.
Resim kredisiIlkay dede / Alamy Stock Photo