Breadcrumbs
Türkiye Elektrik Görünümü 2022
Kömürden elektrik üretimi düşse de Türkiye’nin elektriği halen kirli
Mevcut diller English
Önemli Noktalar
%17
2021 yılında elektrik üretiminde hidroelektriğin payı
%18
2021 yılında elektrik üretiminde hidroelektrik harici yenilenebilir enerjinin payı
%8
Kömürden elektrik üretiminde 2018 yılından beri yaşanan düşüş
Hakkında
Ember’in Türkiye Elektrik Görünümü çalışması, Türkiye’nin 2021 yılı ve öncesindeki elektrik üretiminde yaşanan değişimleri ve kömürden temiz enerjiye geçişini inceleyerek Avrupa ülkeleri ile karşılaştırmalı analizler sunmaktadır.
Yönetici özeti
Kömürden elektrik üretimi düşse de Türkiye’nin elektriği halen kirli
Ufuk Alparslan Ember Türkiye Analisti
Türkiye’de 2018 yılı kömürün pik yaptığı yıl olabilir. Ancak son yıllarda rüzgâr ve güneşteki artış, elektrik tüketimindeki artışı karşılamaya yetmedi. Aradaki fark ithal kömür ile karşılandığı için hem enerji ithalatımız arttı, hem de temiz enerji konusunda önünde olduğumuz ülkeler bizi geride bıraktı. Rüzgar ve güneş enerjisinin ithal kömürden daha ekonomik hale geldiği düşünüldüğünde artık yenilenebilir enerji yatırımlarını daha da hızlandırıp kömüre veda etmeli ve eski başarımızı yeniden yakalamalıyız.
Analizi
Kömürden elektrik üretimi üç yıl üst üste düşüşte
İthal kömür fiyatlarındaki artış kömürden elektrik üretiminin düşmesine neden olurken, kömürden elektrik üretimi bazı linyit santrallerinin kapatıldığı 2020 yılına kıyasla bile daha düşük bir seviyede.
In this chapter:
Türkiye hidroelektriğe büyük ölçüde bağımlıdır ancak Türkiye’deki hidroelektrik üretiminde büyük dalgalanmalar gözlenmektedir. Öyle ki, yıldan yıla hidroelektrik üretimi 30 TWh yani ülke genelindeki elektrik talebinin yaklaşık %10’u kadar farklılık gösterebilmektedir.
Hidroelektriğin toplam elektrik üretimindeki payı da aynı şekilde her yıl %20-30 arasında değişmektedir. Hidroelektrik enerji eksikliği şu anda ithal fosil yakıtlar ile karşılanmaktadır. Bu nedenle ülke, kuraklık ve fosil yakıt fiyatlarının hızla arttığı bir yılda çok yüksek risklere maruz kalmaktadır. Ancak Türkiye, devasa santral rezervuarlarını yaz aylarında hidroelektrik eksikliğini tamamlayacak yüzer güneş enerjisi ile kaplayarak kuraklığa karşı kendini koruyabilir.
Son Yılların Değerlendirmesi
Yenilenebilirdeki artış yetersiz
2004 yılında Türkiye’nin kWh başına emisyonları Almanya, İngiltere, Hollanda, Danimarka gibi ülkelerden daha düşük iken 2021 yılına gelindiğinde bu durum tersine döndü.
1990 yılında Türkiye, karbon yoğunluğu açısından Avrupa’daki birçok ülkeden daha avantajlı bir konumdaydı. Hidroelektrik üretimindeki dalgalanmalar nedeniyle bazı iniş çıkışlar olsa da, 2004 yılında Türkiye’nin karbon yoğunluğu (412 g/kWh) Almanya (524 g/kWh), Birleşik Krallık (464 g/kWh), Danimarka (542 g/kWh), Hollanda (499 g/kWh), Yunanistan (757 g/kWh), Romanya (481 g/kWh) ve Bulgaristan’dan (473 g/kWh) daha iyiydi. Ancak bu durum 17 yıl içinde tersine dönmüştür.
Türkiye’de hidroelektrik dışı yenilenebilir enerji kaynaklarındaki istikrarlı artış, elektrik üretimindeki karbon yoğunluğunu bulunduğu seviyede tutmaya ancak yetmiştir. Türkiye, 2021 yılında 2004 yılına kıyasla %3 daha yüksek karbon yoğunluğuna sahip olurken, aynı dönemde birçok Avrupa ülkesi emisyon yoğunluğunu azaltmıştır.
Danimarka 2004’ten bugüne karbon yoğunluğunu yaklaşık %60, Yunanistan ve Birleşik Krallık %50, Romanya ve İtalya ise %45 oranında azaltmayı başarmıştır. Kömürden çıkma konusundaki iddiasızlıklarına rağmen, Hollanda, Almanya ve Bulgaristan bile karbon yoğunluğunu aynı dönemde sırasıyla %32, %28 ve %13 oranında azaltabilmiştir. Sonuç olarak Türkiye, 17 yıllık sürecin sonunda bu sekiz ülkenin tamamının gerisinde kalmıştır.
Sonuç
Yenilenebilirde kaynak çeşitliliği önemli
Türkiye’nin temiz enerjide yıldan yıla ciddi değişim gösteren tek bir kaynağa bel bağlaması oldukça riskli.
Türkiye, Paris Anlaşmasını 2021 yılında onaylamış ve net sıfır hedefini belirlemiştir. Kömürden er ya da geç çıkış anlamına gelen 2053 net sıfır hedefine rağmen, henüz kömürden çıkış tarihi veya yeni kömür inşa etmeme taahhüdü bulunmamaktadır.
Hidroelektrik dışındaki yenilenebilir enerji kaynaklarındaki büyüme umut verici olmakla birlikte, elektrik talebindeki artışın gerisinde kalmaya devam etmektedir. Artan talep ile yenilenebilir enerji kaynaklarındaki artış arasındaki boşluk ithal kömür ile doldurulmuştur. Ancak rüzgâr ve güneş enerjisi, ithalata dayalı kömür santrallerini çalıştırmaktan daha ucuzdur. Sadece kömürün yerini almak için değil, aynı zamanda elektrik talebindeki artışı karşılamak için de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım oranı hızlandırılmalıdır.
Hidroelektrik üretimindeki dalgalanmalar dikkate alındığında, bu kaynağa aşırı bağımlılığın maliyetli olduğu açıktır. Ancak Türkiye, büyük rezervuarlarını yüzer güneş panelleri ile kaplayarak hidroelektriğe olan aşırı bağımlılığını bir avantaja da dönüştürebilir. Hidroelektrik ve güneş enerjisi üretim modellerinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olması, ülkeyi kuraklıkların ve uluslararası fosil yakıt fiyatlarındaki artışların etkilerine karşı daha dayanıklı kılacaktır.
Ek Materyal
Teşekkür
Bu analizde, 2000-2020 dönemi için kullanılan veriler TEİAŞ’tan, 2021 yılına ait elektrik üretimi verileri ise EPİAŞ Şeffaflık Platformu’ndan alınmıştır. Elektrik üretiminde karbon yoğunluğu hesaplamaları ise Ember tarafından yapılmıştır. Bu veri seti ile ilgili daha fazla bilgi için Ember Avrupa Elektrik Görünümü 2022 raporunu inceleyebilirsiniz.
TeşekkürKatkıda Bulunanlar
Charles Moore, Hannah Broadbent ve Alison Candlin’e aldığımız değerli geri bildirimler için, Pete Tunbridge’e veri görselleştirme konusundaki değerli katkıları için teşekkür ederiz.
Ayrıca Türkçe çevirilere destek olan Azem Yıldırım’a teşekkürler.