
Breadcrumbs
Enerji bağımsızlığı ancak temiz enerji ile mümkün
Türkiye, elektrik üretiminin yarısını ithal fosil yakıtlarla gerçekleştiriyor. Temiz enerji kaynaklarına daha hızlı bir geçişle bu oran 2030 yılına kadar yarıya indirilebilir. Özellikle güneş enerjisi bu dönüşümün hayati bir parçası olacak.
Mevcut diller English
Önemli Noktalar
%50
Türkiye'de 2021 yılı itibariyle ithal fosil yakıtların elektrik üretimindeki payı
40 GW
Elektrik üretiminde dışa bağımlılığı yarıya indirmek için 2030 yılına kadar ulaşılması gereken toplam güneş enerjisi kapasitesi
30 GW
Elektrik üretiminde dışa bağımlılığı yarıya indirmek için 2030 yılına kadar ulaşılması gereken toplam rüzgar enerjisi kapasitesi
Hakkında
Bu çalışma, Türkiye elektrik sistemi üzerinde yakın zamanda yapılan modelleme çalışmalarının rehberliğinde, 2030 yılına doğru çeşitli elektrik dönüşümü projeksiyonlarının bir özetini sunmaktadır. Çalışmanın sonuçları, Enerji Bakanlığı’nın Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefiyle uyumlu olması öngörülen yeni uzun vadeli enerji planında belirlenecek hedeflere rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.
Yönetici özeti
İddialı bir temiz enerji planı Türkiye'nin ithal fosile bağımlılığını azaltacaktır
Türkiye 2021 yılında 2053’e kadar ulaşmayı amaçladığı net sıfır hedefini açıkladı. Şimdi ülkenin uzun vadeli enerji planını buna uygun hale getirmesi gerekiyor. Net sıfır planıyla uyumlu bir enerji sistemi sadece elektriği karbonsuzlaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’yi daha bağımsız hale getirecektir.
Bölge Lideri Türkiye, Ukrayna ve Batı Balkanlar, Ember
"Kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtlara bağımlı olmanın ne kadar riskli ve güvenilmez olduğu son aylarda dünyada yaşanan gelişmelerle iyice ortaya çıktı. Buna karşı çözüm ucuz ve temiz enerji kaynakları rüzgar ve güneş. Rüzgar ve güneş önümüzdeki yıllarda Türkiye gibi enerji kaynakları kısıtlı olan ülkelerin enerjide bağımsızlıklarını sağlamasında öncü rol oynayacak.

Arka plan
Türkiye 2053 yılına kadar net sıfır hedefliyor
Türkiye, Paris Anlaşması’nı imzaladıktan altı yıl sonra, 2021’de onayladı. Meclis’in bu kararını ise net sıfır hedefinin açıklanması takip etti. Ancak şimdi net sıfır hedefine ulaşmak için güvenilir bir plana ihtiyacı var.
Gelişmekte olan bir ekonomi olarak Türkiye’nin artan emisyonları ekonomik büyümesiyle paralellik göstermektedir. Ancak, Türkiye’nin 2015 yılında sunduğu emisyon azaltım planında emisyon artışında yavaşlama dahi öngörülmemektedir. Bu durum Türkiye’nin net sıfıra giden yolun önünde bir engel teşkil etmektedir.
Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının ortalama yıllık artış oranı 2000-2015 yılları arasında %3,1 civarındaydı. Öte yandan, Türkiye’nin emisyon azaltım planında varsaydığı baz senaryosunun ortalama yıllık emisyon artışı oranı 2015-2030 yılları arasında %6,2 olmuştur. Azaltım senaryosunda bile emisyonlardaki yıllık büyüme oranı yaklaşık %5 olarak hedeflenmiştir.
Paris Anlaşması’nın onaylanmasının ardından Türkiye’nin güncellenmiş bir NDC ile yeni bir emisyon azaltım planı sunması gerekmektedir. Bu doğrultuda, Şubat 2022’de gerçekleştirilen İklim Şurası bildirgesinde, ülkenin 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda yeni bir NDC üzerinde çalışıldığı belirtilmiştir.
Net sıfır hedefini takiben, Resmi Gazete’nin Aralık 2021 tarihli sayısında, Enerji Bakanlığı’na bir sonraki yıl, her beş yılda bir revizyona tabi olacak yeni bir uzun vadeli ulusal enerji planı hazırlama görevi verilmiştir. Enerji Bakanı’nın da yakın zamanda belirttiği gibi, yeni enerji yol haritası 6-18 Kasım 2022 tarihleri arasında Mısır’da düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansı COP27’den önce yayımlanması beklenmektedir.
Karbonsuzlaşmaya giden yollar
Güneş, rüzgar ve enerji verimliliği kilit öneme sahip
Türkiye’nin elektrik sistemini modelleyen dört çalışma da önümüzdeki dönemde elektrik talebinde önemli bir artış öngörmekte ve bunun güneş, rüzgar ve enerji verimliliği ile karşılanacağını ortaya koymaktadır.
Tüm modellere göre, önümüzdeki birkaç yıl içinde diğer yenilenebilir enerji kaynaklarında sadece mütevazı bir artış öngörülmektedir.
Modeller, hidroelektrik, jeotermal ve biyokütle kapasitesindeki küçük artışların, nispeten yüksek kapasite faktörleri ve saatlik üretimlerindeki daha az değişkenlik sayesinde rüzgar ve güneş enerjisinin ihtiyaç duyduğu kapasiteyi önemli ölçüde azaltabileceğini ortaya koymaktadır.
Diğer modellerle karşılaştırıldığında, EBC diğer yenilenebilir enerji kaynaklarında 4-6 GW daha düşük kapasite görmekte, bu da yaklaşık 8 GW daha fazla rüzgar kapasitesi ile sonuçlanmaktadır. Öte yandan SHURA ARES senaryosu, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarında daha düşük kapasite artışları öngörmekle beraber bunu 2030’da kömüre daha yüksek bir üretim payı (%16,5) atfederek ikame etmektedir.
Karbonsuzlaşma = Bağımsızlık
Temiz enerji Türkiye'yi daha bağımsız yapabilir
Türkiye’nin net sıfır hedefiyle uyumlu enerji dönüşümü yolları, ülkenin elektrik üretiminde ithalat bağımlılığını 2030 yılına kadar yarıya indirebilir.
Enerji Bakanlığı’nın da belirttiği gibi, Türkiye coğrafi konumu sayesinde muazzam bir güneş enerjisi potansiyeline ve Avrupa’daki en yüksek güneş paneli üretim kapasitesine sahiptir. Ancak Türkiye 2021 yılında elektriğinin sadece yaklaşık %4’ünü güneş enerjisinden üretmiş ve Ağustos 2022 itibariyle 8,8 GW güneş enerjisi kapasitesine ulaşmıştır. Bu istatistikler, Türkiye’den çok daha az güneşli Ukrayna’ya yakındır.
Enerji sektörünün karbonsuzlaştırılması ve net sıfıra ulaşılmasının yanı sıra, Türkiye’nin yüksek güneş enerjisi potansiyelini hayata geçirmek için başka nedenleri de mevcuttur. Halihazırda ucuz olan güneş enerjisi, artan klima kullanımı ihtiyacı nedeniyle yaz aylarında zirve yapan elektrik talebi profiline iyi uyum sağlayıp kurak mevsimlerde hidroelektrik enerjiyi telafi edebilir. Güneş enerjisi aynı zamanda soğuk dönemlerde ve doğalgaz arzında sorun yaşandığında zorlukla karşılanan pik gaz talebini azaltmak için hidroelektrik üretiminin bir kısmının kışa kaydırılmasına da yardımcı olabilir. Güneş enerjisi potansiyeli aynı zamanda diğer enerji üretim kaynaklarına kıyasla ülke genelinde daha homojen bir şekilde dağılmıştır.
Rüzgar ve güneş enerjisi sadece enerji sektörü emisyonlarını düşürmek ve ülkeyi net sıfır hedefine yaklaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda fosil yakıt ithalatının yüksek maliyetlerini düşürecek ve sınırlı kaynaklara sahip Türkiye’yi daha bağımsız hale getirebilecektir. Öyle ki rüzgar ve güneş, doğalgaz fiyatlarının mevcut fiyatların yarısı olduğu Temmuz 2021 ile Nisan 2022 arasında bile Türkiye’ye 7 milyar dolar tasarruf sağlamıştı. Doğalgaz fiyatlarının 2024 sonuna kadar yüksek kalması bekleniyor, bu nedenle Türkiye’nin yeni enerji planı sadece emisyon azaltım seviyesini değil, aynı zamanda enerji bağımsızlığı seviyesini de belirleyecek.
Ek Materyal
Metodoloji
Bu analizde ele alınan senaryolar
Yukarıda bahsedilen çalışmalar arasında İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) ve Europe Beyond Coal (EBC), temel senaryo dışında nükleer içeren ve içermeyen iki senaryo yürütmüştür. Nükleer içeren senaryolarda 4,8 GW’lık Akkuyu nükleer enerji santralinin planlandığı gibi tamamlanacağı varsayılmıştır. Dünya Bankası’nın tek karbonsuzlaşma senaryosu nükleer tesisin zamanında tamamlanacağını varsayarken, SHURA tüm senaryolarda 2,4 ila 4,8 GW arasında nükleer kapasite varsaymıştır. Bu nedenle, bu analizde karşılaştırılabilir olmaları için sadece nükleer enerjiyi dikkate alan senaryoları kullanıyoruz. Nitekim Rus hükümetine ait olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali üretim lisanslarını almış ve dört ünitenin inşaatına başlamıştır.
SHURA’nın iki ana karbonsuzlaşma senaryosu vardır: hızlandırılmış yenilenebilir enerji arzı senaryosu (ARES) ve kömürün aşamalı olarak azaltılması senaryosu (CPD). Bu senaryolar üzerinde çeşitli duyarlılık analizleri çalışılmış olmasına rağmen, sonuçlar farklı duyarlılık analizleri altında önemli ölçüde değişmemektedir. Bu nedenle, bu analizde sadece ARES temel ve CPD temel senaryolarını ele alıyoruz.
Tüm bu çalışmalarda modeller, elektrik talebine ayak uydururken çeşitli kısıtlar ve varsayımlar (enerji verimliliği, elektrifikasyon, 2050’ye kadar net sıfır, belirli bir kömürden çıkış tarihi, vb) altında en ucuz elektrik üretim seçeneklerini sisteme eklemektedir. Modellerin yeni kapasite geliştirme projeksiyonlarında halihazırda inşa halinde olan ve tamamlanması beklenen santraller de dikkate alınmaktadır.
Bu senaryolarda kömürün üretimdeki payı %0-16,5 arasında değişmektedir. Her ne kadar sadece EBC’nin çalışması kömürden çıkış öneriyor gibi görünse de, SHURA CPD de 2030 yılında elektrik üretiminde kömürün payının %5,4 olacağını tahmin eden iddialı bir kömürden çıkış planına sahiptir. Ancak bu projeksiyon, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin sadece 2,4 GW ile kısmen tamamlanacağını varsaymaktadır. Nükleer enerji kapasitesinin 4,8 GW olacağı varsayıldığında, öngörülen kömür üretiminin çoğu (23 TWh) 2030 yılına kadar ikame edilebilmektedir. Benzer şekilde, IPC 2030 yılına kadar yaklaşık 50-65 TWh daha yüksek elektrik talebi varsaymaması durumunda, kömür üretimi projeksiyonu (32 TWh) da 2030 yılına kadar sıfıra yakın olabilmektedir (IPC’nin modeli 2035 yılında kömürden çıkışa ulaşmaktadır). Bunların dışında, Dünya Bankası 2030 yılına kadar kömürün üretimdeki payının %9 olacağını öngörmektedir.
Teşekkür
Charles Moore, Pawel Czyzak, Hannah Broadbent ve Alison Candlin’den aldığımız değerli geri bildirimler için teşekkür ederiz. Veri görselleştirme konusundaki değerli katkıları için Chelsea Bruce-Lockhart’a ve analizimizi gerçekleştirmemizi sağlayan verileri sağlayan Camilla Knudsen (Dünya Bankası) ve Duygu Kutluay’a (Europe Beyond Coal) teşekkür ederiz.
Ayrıca Türkçe çevirilere destek olan Azem Yıldırım’a teşekkürler.
Kapak resmi2021’de Bursa, Türkiye’de dağlara bakan bir çatıdaki güneş panelleri.
Kaynak: Harun Bilal Çagiran / EyeEm / Alamy Stock Photo